Öğrenmenin Derin Suları: Küçük Bir Balıktan Büyük Bir Farkındalığa Bir eğitimci olarak biliyorum ki öğrenme, bazen bir kitap sayfasında değil; gündelik bir sorunun içinde gizlidir. “Bulmacada istavrit balığının küçüğü ne demek?” sorusu da ilk bakışta sadece bir bilgi arayışı gibi görünür. Oysa bu soru, bilgiyle merak arasındaki o ince çizgide durur. Çünkü her öğrenme süreci, tıpkı bir denize açılmak gibidir: yüzeyde basit bir cevap vardır, ama derinlerde düşünsel bir yolculuk başlar. Öğrenmenin dönüştürücü gücü, işte bu derinliğe inmeyi göze almaktan geçer. Bir öğrencinin “hocam, istavritin küçüğü neden ‘kıraça’ diye geçiyor?” sorusu aslında yalnızca bir kelimeyi değil, bilgiyle ilişkimizi de sorgulatır.…
8 Yorum