İçeriğe geç

Dinimizde anne babaya kim bakar ?

Dinimizde Anne Babaya Kim Bakar? Siyaset Bilimi Perspektifinden Bir İnceleme

Toplumsal yapılar, bireylerin en temel ihtiyaçlarından biri olan bakım ve sorumluluk ilişkilerini, çoğu zaman iktidar, güç ve meşruiyet gibi dinamiklerle şekillendirir. Bakım, yalnızca fiziksel bir ihtiyaç değil, aynı zamanda toplumsal bir bağlamda güç ilişkilerinin, kurumsal yapıların ve ideolojik söylemlerin belirleyici olduğu bir olgudur. “Anne babaya kim bakar?” sorusu, her ne kadar basit bir ailevi ilişkiyi gündeme getirse de, bu sorunun cevabı aslında toplumsal düzene, birey-ikdidar ilişkilerine, demokrasi ve yurttaşlık anlayışına dair derin bir siyasal tartışmanın kapılarını aralar.

Bu yazıda, anne babaya bakım meselesini siyasal bir analizle ele alacak, iktidarın, toplumsal kurumların ve ideolojilerin bu alandaki etkilerini inceleyeceğiz. Bakım kavramını güç, meşruiyet ve katılım gibi önemli siyasal terimler üzerinden analiz ederek, güncel siyasal olaylar, karşılaştırmalı örnekler ve teorilerle tartışmayı derinleştireceğiz. Bu konunun, sadece bireysel bir sorumluluk meselesi değil, aynı zamanda toplumsal ve siyasal bir sorun olduğunu göstermek istiyoruz.

İktidar, Kurumlar ve Bakım İlişkisi

İktidar, toplumsal düzeni şekillendiren en temel araçtır. Ancak iktidarın sadece devlete ait bir güçten ibaret olmadığını, aynı zamanda aile, eğitim, sağlık ve diğer sosyal kurumlar gibi toplumsal yapılar aracılığıyla da işlediğini söyleyebiliriz. Aile, toplumsal yapının ilk ve belki de en önemli kurumudur. Ancak bakım gibi toplumsal sorumluluklar, sadece aile bireylerinin üzerine yüklenen bir görev değildir. Aile, devlete ve topluma bağlı olarak işleyen bir mikrokozmostur. Yani, anne ve babaya bakım sorusu, bireysel bir mesele olmaktan çıkar ve toplumsal bir sorumluluğa dönüşür.

Devlet, bakım sorumluluğunu kendi üzerine almak yerine, bu sorumluluğu ailenin üzerine bırakmak suretiyle meşruiyetini sürdürebilir. Fakat bu durum, bakımın sadece ailelerin sorumluluğu olmasını engeller. Kamu hizmetleri, sosyal güvenlik sistemleri, emeklilik reformları ve sağlık hizmetleri gibi sosyal devlet unsurları, bireylerin bakım ihtiyaçlarını karşılamak için hayati rol oynar. Bu bakımdan, devletin sosyal politikalarındaki eksiklikler ya da yanlış uygulamalar, aileye bakım sorumluluğunun daha da ağırlaştırılması gibi sonuçlara yol açabilir.

Meşruiyet ve Bakım: Devletin Rolü

Meşruiyet, devletin toplumsal sözleşmeye dayalı olarak doğru ve geçerli bir iktidar kullanımı anlamına gelir. Ancak bu meşruiyet, yalnızca yasal çerçevelerle sınırlı değildir. Aynı zamanda toplumsal normlar, değerler ve beklentilerle şekillenir. Aile içindeki bakım sorumlulukları, toplumsal olarak kabul edilen normlarla belirlenirken, devletin bakım politikaları da aynı şekilde toplumun değerleriyle şekillenir.

Bugün pek çok toplumda, yaşlılara bakım sorumluluğu ailelere devredilmiştir. Ancak bu norm, her zaman geçerli değildir. Modern toplumlarda, devletin sosyal güvenlik ağı ve bakım hizmetleri gibi kurumlar, ailelerin bakım yükünü hafifletmek için meşru bir çaba göstermektedir. Peki, devletin bu alandaki meşruiyeti ne kadar sağlamdır? Devletin bakım politikalarını şekillendiren ideolojik eğilimler, toplumun farklı kesimlerinin bakım yükünü nasıl paylaştığı üzerinde belirleyici bir rol oynar.

İdeolojiler ve Bakım: Kim Sorumludur?

Bakım, ideolojik bir mesele haline geldiğinde, özellikle toplumsal eşitsizlikler ve sınıf farklılıkları ön plana çıkar. Liberal ideolojiler, bireysel özgürlüğü ve piyasa ekonomisini savunarak, bakım sorumluluğunun daha çok ailelerin ve bireylerin üzerine düşmesini savunur. Buna karşın, sosyal demokrat ideolojiler, devletin sosyal politikalar aracılığıyla bakım hizmetlerini sağlamasını, bakım sorumluluğunu toplumsal bir yükümlülük olarak kabul eder.

Bu ideolojik farklılıklar, bakımın kim tarafından ve nasıl sağlanacağı konusunda belirleyici rol oynar. Örneğin, İsveç gibi sosyal devletin güçlü olduğu ülkelerde, devlet bakım hizmetlerinin büyük bir kısmını üstlenirken, ABD gibi liberal politikaların egemen olduğu ülkelerde bakım genellikle ailelere ve özel sektöre bırakılmaktadır. Bakım, bu ülkelerde, sadece ekonomik bir mesele değil, aynı zamanda toplumsal eşitsizliklerin de bir yansımasıdır.

Katılım ve Demokrasi: Toplumun Sorumluluğu

Demokrasi, sadece seçme ve seçilme hakkı vermekle sınırlı değildir. Aynı zamanda vatandaşların toplumsal sorumluluklar konusunda katılımını da gerektirir. Bakım, bu bağlamda önemli bir demokratik mesele olarak karşımıza çıkar. Toplumun, özellikle yaşlılara ve engellilere bakım konusunda katılımı, sadece bireysel bir sorumluluk değil, aynı zamanda toplumsal bir bilinç ve dayanışma gerektirir.

Yurttaşlık kavramı, yalnızca yasal haklar ve yükümlülükler değil, aynı zamanda toplumsal katılımı ve sorumluluğu da ifade eder. Bu bağlamda, devletin bakım hizmetlerine dair politikaları, toplumsal katılımı teşvik eden ve bakım sorumluluğunu paylaşan bir yapıya kavuşturulmalıdır. Demokrasi, sadece bireysel hakların korunması değil, aynı zamanda kolektif sorumlulukların yerine getirilmesidir. Toplumun bakım yükümlülükleri ve sorumlulukları, sadece ailelere değil, bütün vatandaşlara aittir.

Güncel Siyasi Olaylar ve Bakım Politikaları

Günümüzde, bakım politikaları hem yerel hem de küresel düzeyde önemli tartışmalara yol açmaktadır. Pandemi sürecinde, sağlık ve bakım hizmetlerine duyulan ihtiyaç zirveye çıkarken, devletlerin bu alandaki eksiklikleri daha belirgin hale gelmiştir. Örneğin, İtalya ve İspanya gibi ülkelerde, bakım hizmetlerine duyulan yoğun ihtiyaç, devletin bakım politikalarının yetersizliğini gözler önüne sermiştir. Bu durum, devletin meşruiyetini sorgulatan bir faktör olarak karşımıza çıkmıştır.

Ayrıca, bakım hizmetlerinin özel sektöre devri, bazı ülkelerde ekonomik büyüme sağlasa da, toplumdaki eşitsizlikleri derinleştiren bir etki yaratmaktadır. Bakım iş gücünün çoğunluğunun kadınlardan oluştuğu göz önüne alındığında, bakımın neoliberal politikalar çerçevesinde nasıl şekillendiği, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini de körüklemektedir.

Sonuç ve Tartışma: Kim Bakacak?

Bakım sorusu, sadece aile içindeki bireylerin sorumluluğu olmaktan çıkmış, devletin, toplumsal kurumların ve ideolojilerin etkileşimiyle şekillenen karmaşık bir mesele haline gelmiştir. Anne babaya kim bakar sorusu, güç ilişkilerinin, toplumsal eşitsizliklerin ve ideolojik tercihlerimizin bir yansımasıdır. Bu sorunun cevabı, yalnızca bireylerin değil, aynı zamanda toplumun ve devletin nasıl bir ilişki kurduğuna dair kritik bir göstergedir. Bakım, sadece duygusal bir mesele değil, aynı zamanda toplumsal ve siyasal bir sorumluluktur.

Demokratik toplumlar, bakımın sadece devletin sorumluluğu olduğu bir modelden çok, kolektif bir sorumluluk anlayışına dayanan bir yaklaşımı benimsemelidir. Ancak bu sorumluluğun, sadece ailelere veya bireylere bırakılmaması, aynı zamanda toplumun her kesimine eşit bir şekilde dağılması gerekmektedir. Bakımın geleceği, sadece devletin meşruiyetine değil, aynı zamanda yurttaşların katılımına ve toplumsal bilinçlenmeye dayalı olacaktır.

Peki, bakım sorumluluğu konusunda daha eşitlikçi bir düzen kurmak için hangi adımlar atılmalıdır? Toplum, bakım konusunda nasıl bir bilinç geliştirmelidir? Bu sorular, sadece ailelerin değil, tüm toplumun cevabını araması gereken sorulardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
betexper.xyzbets10