Dikel Nedir? Bir Hayal Kırıklığı Hikâyesi
Bazen, insanların kafasında bir soru takılır ve bu soru, bir şekilde hayatınızın geri kalanını şekillendirir. “Dikel nedir?” diye sormadım belki, ama Kayseri’deki sabahlarımda, o soruyu düşünürken, bir yandan da gözlerim uzaklara dalar. Dikel… Gerçekten neydi bu kelime, anlamı nedir, kim buldu, kim yazdı?
Bir sabah, kahvemi içerken kaybolan gözlerimle, aklımdan hızla geçiveren birkaç düşünce vardı. Ama bugünkü yazım bu kadarla kalmadı, çünkü bir anlam arayışım var ve bu arayış beni geçmişime, içsel çatışmalarıma götürüyor.
Dikel Nedir? Bir Yansıma
Bir zamanlar, küçük bir köyde, çocukken bir hikâye anlatmışlardı. Dikel, kaybolan bir insanı bulma ve ona hayatı tekrar yaşama fırsatı verme gücü taşıyan bir büyüydü. İnsan, geçmişindeki hataları ya da kayıpları geri alabilir miydi? Kendi kaybolan umutlarını, acılarını, yıllar içinde biriktirdiği hayal kırıklıklarını düzeltebilir miydi? Benim gibi birine, belki de o zamanlar tek bir kelimenin peşinden gitmek, yaşamı anlamlandırmanın bir yolu gibi gelmişti.
O sıralar henüz 15 yaşındaydım, Kayseri’nin karanlık, sisli sabahlarında, o büyülü kelimenin bana anlatıldığı günü hatırlıyorum. Yağmur yağıyordu. Hava soğuk, vücuda sızan bir üşüme vardı. Bir tür kasvetli ama aynı zamanda bir umut vardı içimde.
“Dikel…” demişti, biraz buruk, ama sakin bir sesle öğretmenim. “Dikel, hayatını değiştirebilir. Ama her şeyi silmek, her şeyi yok etmek anlamına gelmez.”
Bir Hayal Kırıklığı: Dikel’in Sınavı
Yıllar geçti, büyüdüm ama içimdeki kaybolmuşluğu, o boşluğu bir türlü dolduramadım. Her şeyin biraz daha karıştığını hissettim. Dikel’e ulaşmak, bulmak, o büyüsel gücü hissetmek istedim. Belki geçmişteki hatalarımı telafi etmek, kaybolmuş anılarıma dokunmak… Ama bu zamanla gerçek olamayacak kadar uzaklaştı.
Üniversiteye başladım, yeni arkadaşlarım oldu, yeni dünyalar keşfettim. Ama bir eksiklik vardı. Sanki bir şey hep eksik kalıyordu. Kayseri’nin evimizin penceresinden bakıldığında her şeyin düzelmiş gibi görünen dünyasında, içimdeki boşluk daha da derinleşmişti. Bir sabah, yine bir kahve içerken, eski bir dostumun mesajı geldi. “Dikel nedir?” diye yazmıştı.
Bunu okumak, adeta yerimde donakalmama neden oldu. Çünkü bir şeyi fark ettim: Ben o kadar uzun zamandır dikel arayışında kaybolmuşum ki, gerçek anlamda hiçbir şeyi bulamamıştım. Sadece hayal kırıklıklarına batmış, geçmişin yükleriyle yoğrulmuş bir insan olmuştum.
Dikel ile Yüzleşme
Bazen insan, başına gelenlerden kaçmak ister. Dikel’e ulaşmanın ne kadar zor olduğunu düşündükçe, kendimi kaybolmuş hissettim. Ama bir an… Bir gün sabah uyanıp, uyandığımda gördüğüm manzara değişti. Yağmurdan sonra, biraz güneş açmıştı. İçimde bir şey kıpırdandı. Belki de dikel, bende değil, dışarıdaki dünyada bir yerdeydi. Belki de dikel, geçmişi değil, geleceği iyileştirmeyi amaçlayan bir şeydi. Geçmişi temizlemek değil, geleceği inşa etmek!
O an, dikelin ne olduğunu anlamaya başladım. Bazen insan, kaybolmuşlukla yüzleşmeli. Hatırladığı her acıyla bir barış yapmalı. O kaybolan anıları, düşünceleri… onları geçmişin bir parçası olarak kabul etmeli. Belki de dikel, geçmişin kayıplarını değil, yeni bir başlangıcı ifade ediyor. Bir hayal kırıklığına uğramak, geleceği inşa etmek için bir fırsattır.
Hayatın İçindeki Dikel
Kayseri’nin sabahlarındaki o ilk anı hatırlıyorum; o zamanlar bir şeylere tutunmak istemiştim. Dikel’i anlamak, yaşamın bana sunduğu her kırıklıkla büyümekti. Şimdi, bir kelimenin büyüsüyle değil, hayatın bizzat kendisiyle yüzleşiyorum. O eski soruyu tekrar soruyorum kendime: Dikel nedir? Ve bir cevap buluyorum: “Dikel, aslında geçmişin yüklerini omuzlarından atıp, geleceğe doğru adım atmaktır.”
Belki de bu süreç, büyümenin, değişimin ve yaşamın gerçek anlamıydı. Dikel, kaybolan umutlar değil, onları yeniden bulabilmektir. O zaman anladım ki, hayatın karanlık anlarında bile, kendimizi kaybettiğimizi sandığımızda, aslında bir adım daha ileriye gitmişizdir.
Bugün, geçmişin hayal kırıklıklarıyla yüzleşmek zorunda kalmış olsam da, her şeyin sonunda umudu bulmayı öğrendim. Belki de dikel, bir kelimenin çok daha ötesindedir. O, bir yolculuğun başlangıcıdır.